Mesane Ağrı Sendromu-İntersitisyel Sistit
05 Ağustos 2021

Mesane Ağrı Sendromu-İntersitisyel Sistit

Mesane ağrı sendromu, mesane dolumu ile ilişkili suprapubik bölge denilen göbek altında kasıkları da içine alabilen şiddetli ağrı, gündüz ya da gece işeme sıklığı, idrar aciliyeti hissi gibi semptomların olduğu bir hastalıktır. 100 binde 300 kişide görülmektedir. Hastalığın semptomlarına sahip hastaların yaklaşık % 10’u mesane ağrı sendromu tanısı almaktadır. Hastalığın en belirgin özelliği ağrının hastayı intihara meylettirecek kadar depresyona sokmasıdır.


Hastalığa yol açan nedenler nelerdir?

Hastaların sebebi tam olarak bilinmese de geçirilmiş bir bakteriyel sistit, oto-immünite denilen vücudun mesaneyi yabancı kabul etmesi ve ona yangısal savaş açması, idrarın çok tutulmasına bağlı mesanenin aşırı gerilmesi, genetik (ırsi) faktörler neden olabilir.


Hastalığın Oluş Mekanizması nasıldır?

Hastalığın oluş mekanizması tam olarak bilinmese de mideyi kendi asidinden koruyan mukus tabakası gibi mesanede de mesane iç yüzeyini idrara karşı koruyan “GlikozaAminoGlikan” (GAG) denilen tabakanın hasar görmesi en sık üzerinde durulan mekanizmadır. Hasarlı tabaka yüzünden idrar mesane ile direk temasa geçer ve adete mesaneyi yakar. Mesane de idrar teması sonrası yangısal ve alerjik bir süreç başlar. Bu yangısal sürecin sonucunda mesanede normalde aktif olmayan ağrı lifleri aktif hale gelir ve ağrı hissedilmesi başlar. Süreç beyinde farklı şekilde algılanır ve beyin mesanedeki ağrının şiddetli hissedilmesine neden olur. Adeta ağrıya karşı aşırı hassasiyet oluşur. Mesane iyileşirken yeni damar ve yeni sinir liflerinin oluşması sonucu süreç kısır döngüye girer. Ağrı hafızası denilen duruma bağlı en ufak uyarıcı faktörlerle bile ağrı tekrar başlar ve değişen şiddetlerde mesane ve perine denilen kalçanın taban kısmında kendini hissettirir. Bazen kasıklarda ağrı oluşumu da olaya dahil olur.


Hastalığın Tanısı Nasıl Konur?

Hastalığın tanısı ağrı, idrar sıklığı ve idrar aciliyetine neden olan diğer hastalıkların ekarte edilmesi, mesane endoskopisi (sistoskopi) ve mesaneden parça alınmasına dayanır (biyopsi).



Hastalık Nasıl Tedavi Edilir? Yeni Tedavi Yöntemleri nelerdir?

Hastalığın tedavisine geçmeden önce mesane ağrı sendromu tanısından emin olmak gerekir. Üroloji dışında  Jinekoloji, Fizik Tedavi, Nöroloji, Algoloji bölümlerinin ortak çalışması ile tedavi netleşir. Eğer Mesane ağrı sendromu tanısı konmuşsa yani şikayetlere neden olan başka bir hastalık yoksa ağızdan alınan ve mesane içine verilen birtakım ilaçlarla tedavi uygulanır.

Ağızdan alınan ilaçlar arasında antihistaminik, antidepresan, Dimetilsülfoksit gibi antienflamatuar ilaçlar, mesane içine uygulanan ağrı kesici kokteyller, Gikozaminoglikan tabaka içeriği olan heparin, kondroitin sülfat, Hyalüronik asit, heparin gibi maddeler yer alır. Günümüzde en popüler olan ilaçlar ağızdan alınan Pentosan Polisülfat ve mesane içine verilen Glikozaminaglikan tabaka içeriği ilaçlardır. En faydalı tedavi olan mesane içi ilaç kullanımı haftalık, 2 haftalık, aylık periodlarda kullanılır. Mesaneye verilen bu ilaçlarda sonda kullanım zorunluluğu vardır. Bu durum hastaya her defasında sonda aracılığı ilaç verilmesini gerektirmekte ve  tedavi yi zorlaştırmaktadır. Hasta ağrılı süreçte sık sonda takılmasına maruz kalmaktadır. Üstelik bu tedavi her seansı ayrı bir masraf  gerektirmektedir. Hasta mesane içine ilaç verildikten sonra ağrı ve idrarını çok tutamama nedeniyle kısa süre içinde ilacı idrarla atmaktadır. Bu durum mesanenin ilaca maruz kalma süresini azaltmaktadır Bu nedenle mesane içine ilaç verilmesi sıklığını azaltacak ve bir defa sonda aracılığıyla ilaç verildikten sonra ilacın mesanede tutulmasını sağlayan bir ilaç salınım sistemine olan ihtiyacı doğurmuştur. Bu amaçla 2014 yılında patenti bana ait olan bir mesane içi ilaç salınım sistemi geliştirilmiştir.

resim1.jpg


Bu salınım sisteminin mekanizması Amerika ve Avrupa basınında “İntersitisiyel Sistitte kontrollü glikazaminoglikan salınımı yapabilen  manyetik mikropartiküllerin geliştirilmesi” başlığı ve  Bulent Erol ( Türk Buluşçu -Turkish Inventor) imzalı olarak geniş yer almıştır.

resim2.jpg

Bu mekanizmada mesane üzerine yani mesane bölgesindeki ciltaltı doku altına 3 tarafı yalıtılmış, sadece mesane komşuluğunda olan kısmında mıknatıs özelliğini koruyan vücuda uyumlu bir mıknatıs yerleştirilmesi hedeflenmiştir. Mesane içine manyetik Nanoteknoloji ile üretilmiş, adeta mıknatıslı ilaç verilmesi amaçlanmıştır. Mıknatıslı ilaç mesane üstüne yerleştirilen mıknatıs sayesinde mesane kubbesine (tepesine) gidip yapışmakta ve idrarla temas sonucunda çözünerek yavaş salınımla mesane iç yüzeyini kaplamaktadır. Bu salınım mekanizması ile mesane iç yüzeyinin ilaçla kaplanması ve mesane GAG tabakasını uzun süre onarması hedeflenmektedir 




Bu salınım sistemi mekanizması aynı zamanda “Aşırı Aktif Mesane” hastalığında da kullanılabilir. Bu hastalık sürekli ağızdan ilaç alınımı gerektiren sık idrara gitme acil idrar hissi ve idrar aciliyeti ile birlikte idrar kaçırmanın olabileceği bir hastalıktır. Ağızdan alınan ilaçların sistemik dolaşıma geçmesi nedeniyle ağız kuruluğu, kabızlık, göz tansiyonunda artış gibi yan etkileri mevcuttur. Bu yüzden hastalar sıklıkla ilk 3 ayda ilaç kullanımını bırakmaktadırlar. Bu yeni mıknatıslı salınım mekanizması sayesinde ilaçlar ağızdan alınmadan direk mesaneye verilerek ve mesanede uzun süre kalarak etkinliğini gösterebilir.

Bu salınım mekanizması aynı zamanda mesane kanserinde mesane içi ilaç verilmesi tedavisinde, Jinekolojide rahim kanserlerinde, Gastroenterolojide mide barsak kanserinin tedavisinde de kullanılabilir.

Bu salınım mekanizması çalışması Şahsım, Medeniyet Üniversitesi Nanaoteknoloji Araştırma Görevlileri ve Öğretim Üyesi ve Marmara Eczacılık Fakültesi Bioteknoloji Bölümü Öğretim Üyesi ekibiyle birlikte yapılan bir proje ile şu an Tübitakta’dır. Labaratuar ve Hayvan çalışmaları ile birlikte İlacın kullanımı için öncelikli faz çalışmalarına ihtiyaç vardır.

Prof.Dr.Bülent Erol

İstanbul Medeniyet Üniversitesi

Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi



geah.profdrbulenterol.roportaj (3).JPG